Konuşan Eller gördüm. Yürüyen eller gördüm. Davul çalan, flüt üfleyen eller gördüm. Kanat olup uçuran, yüzgeç olup yüzdüren eller… Bilgelik hamurunu pahalı parfümlerle yoğuran eller gördüm. Merhamet mermerinden heykeller yontarken sağılmış ak sütü bakraçtan döken eller gördüm. Rahimden can üfleyip gırtlaktan kan akıtan eller gördüm. Kibir sabunundan sevgi köpürten eller gördüm. Orlon iplerle örüldükçe yağlı ilmek dokuyan, saf alkolle yıkandıkça irin biriktiren, dokundukça uzaklaşan, ısındıkça buz kesilen eller gördüm.
Ne eller var.
His kaçırtan, gün söndüren, ateş çiğneyip kül tüküren eller var. Fal bakılan eller, kaderin çizildiği eller. Kader çizen eller. Öyle eller var ki; gerçeklik havuzunda boşalanı mı dersin, ölüm kalım kumarında ceketinin cebine maça as saklayanı mı dersin… Ne eller var; çiçek koparanı mı dersin, at kamçılayanı mı dersin. Bazı eller gördüm ümük sıkıyordu. Bazı eller gördüm bir yakaya yapışmıştı. Bazı eller gördüm ferman imzalıyordu. Bazı eller gördüm yara kaşıyor, bazısı da doğruluk tarlasına beton döküyordu. Selam için uzanınca mendil tutuşturulan eller de var. Kendi tırnağını yiyen eller de var. Kırış kırış eller var. Sargı bezlerinden tanınmayan eller var. Akıl ülkesinde çıldıran eller var. En ufak hatasında kendi kendini ele veren eller var. Kendiyle el ele tutuşan eller var. Çok azlar.