Tarih Boyunca Gerçek Olamayacağı Düşünülen Ama Bir Şekilde Gerçekleşmiş 13 Olay
Tesadüflere inanır mısınız? Kaderde tesadüfi olaylar var mıdır? Yakın tarihi boyunca gelmiş en garip tesadüfler…
1. Şaka değilmiş…
20 Haziran 1940 yılında Sovyet arkeologlar Cengizhan soyundan olan Timur’un mezarını açtıklarında yazıtta bir uyarı okudular: “Kim benim mezarımı açarsa benden daha büyük bir istilacı
Yardımsever ve cömert insanlar hem daha mutlu hem daha sağlıklıdır. Fakat iyilik bazen de şüpheyle karşılanır. Psikologlar bunun nedenini araştırıyor.
Lancashire Üniversitesi’nden Psikolog Mann yabancı birine iyilik yapıp o kişinin de başkalarına iyilik yapmasını sağlama fikri üzerinde çalışıyordu. “Bir tür zincirleme etki, domino etkisi yaratma fikriydi bu” diye açıklıyor Mann. Benzer düşünceler tarih boyunca var olmuştur. Örneğin zengin Napolililer eskiden beri kendilerine kahve alırken, bu tür lüks sayılabilecek tüketim maddelerini satın alma gücü olmayan biri için de alır, ona ikram ederlermiş.
Çocukken dinlediğimiz masallar bize ne öğretti, hayatımıza neler kattı?
Masallar, kuşaktan kuşağa anlatılarak sürüp gelen ,çoğunlukla olağanüstü durum ve olayları yine olağanüstü kahramanlara bağlayarak anlatan yaşanmamış halk hikayeleridir. Hatta bu hikayelerin bir çoğu popüler kültürdeki yerini aldı Hollywood'da olduğu kadar Yeşilçam'da da hakkında filmler çevrildi.
Çoğu insan toplum içinde farklı, tek başınayken daha farklı davranır. Amerikalı sanatçı Sally Nixon, çizimlerini bu konuya adamış. Daha doğrusu, kadınlar yalnızken ya da kimse bakmıyorken nasıl davranıyorlar konusunu yansıtmış çizimlerine.
1. Sanatçı kadınların evde yalnızken neler yaptığını göstermek istemiş.
Einstein, 1905 yılında görelilik teorisini yayımladıktan sonra ün kazandı. Devam eden yıllarda da, teorik fizik alanında büyük gelişmelere imza attı. Einstein ayrıca ölümsüzleşmiş en büyük 8 insan arasında gösterilir. Fakat, bilimle çok içli dışlı olmayan insanlar,
Havalar ısındıkça ısınıyor, sonunda beklenen yaz geliyor!
Bahar temizliğiniz bittiyse, paltolarınıza veda edip yazlıklarınızla yeniden buluştuysanız, hafta sonunuz tatilse, yıllık izninizi ne zamana kullansam diye düşünmeye başladıysanız, ne duruyorsunuz hadi atlayın arabanıza! Tabii her zaman tam hayalimizdeki gibi olmuyor; ama olsun yollara düşmek lazım; sonuçta #mevsimyazolunca...
1. Yol üstündeki ünlü çöp şişçide mola veririm diye hesap
Psikolog Eric Robinson kilo vermek için ilginç bir araç geliştirmiş. Hepimizde olan ama istediğimiz şekilde kullanamadığımız bir araç: Hafızamız.
Diyet yapanlarda sanki her an midelerine karşı bir savaş veriyorlarmış hissi oluşur. Fakat Robinson gibi psikologlar, iştahın mide kadar beynimizle de alakalı olduğuna inanıyor. Öyle ki, son yediğimiz yemeği hatırlamaya çalışarak açlık ıstırabı çekmeden zayıflayabileceğimizi
Kimi, hayatı, engebelerle dolu, sırtına dayatılmış ağır bir yük, acı, üzüntü ve kederlerle donatılmış bir yolculuk olarak görür. Yaşadığı her günü kendine de başkalarına da zehir eder. Kimi ise hayatı, mucizelerin olduğu, acıların içinde bile güzelliklerin barındığı, karşılaştığı her şeyde keşfedilmesi gereken tatların olduğu bir yolculuk olarak görür. Şayet istediğin mucizelerse hayata bir ışık yakman gerekir. Bunu da önce gülümsemeyle başar.
Hadi gülümse!
Kimi, karşılaştığı çoğu olayda kötümser olup olumsuz düşünür, karamsarlığa kapılır. Evrenin
Yapmak isteyip de yapamayacağımız şeylerle doldu taştı dünya. İzlenecek tonla film, dizi, okunacak kitap, gidilecek, görülecek, gezilecek yerler ve ortalama 70 yıl ömür var heybemizde. Hepsini de bu zaman dilimine sığdırma telaşı…
Kimse yaşadığımız mevsimin, günlerin ve gecelerin yaşamın kendisi olduğundan söz etmiyor bize. Belirtilen biröğretiye hazırlanıyoruz her an. Almanca, İngilizce, Latince, Goethe, Schiller, Rus- Alman Savaşları, Karlofça- Pasarofça Antlaşmaları, Fen Bilimleri, sayıların kökenleri, köklerin kareleri, tüm dünya ülkeleri. Tüm dünya ülkelerinin savaşları. Nasıl yurttaş olunabileceği. Askerlik görevleri. Savunma.Müslümanlığın koşulları. Faust’un özü. Bulutların oluşması…
Bütün öğrendiklerimi unutmak istiyorum. Bizi bıraksalar, ben onun dizlerine yatsam. İçgüdülerimizlegövdelerimizi tanısak. Birbirimizi sevsek. Doğanın geliştireceği sevgi içinde büyüsek, ana karnındaki çocuk gibi…
Anlatamayacağım…
Bu insanlar, Guguk Kuşu filmini de, Napolyon’un Yaşam Öyküsü filmini de, limana yanaşan beyaz bir yolcu gemisini de, vitrindeki yeni sonbahar giysilerini de aynı gözlerle izleyebiliyorlarsa, elimden ne gelir?1
Aşkla delilik arasındaki bağı bilmeyen, çözememiş olan yoktur herhalde. Aşk kısa bir delilik, delilik uzun bir aşk halidir.
Aşk halinde yaptıklarını kim “normal” hayatta devam ettirebilir. Normalde her gün yaptığı, yapmak zorunda kaldığı şeyler kimin aşk halinde geçerliliğini korur? Her daim
Gülümsemeyi bilmeyenlerin, yalnız kadınların, çocuğu, kediyi, köpeği sevemeyenlerin cirit attığı bir yer. Arada kalmış, gri bir yer. Aklımdan şüphe ettiğim olaylar zincirine düştüm. Cebimde 20 lira olmadığında kendimi beş para etmez hissettiğim bir topraktı. Anladım. Çatladım. Aklımı bıraktım.
Bilgisayar - İnternet - Bilim Teknoloji Dünyası: İnsan bedeni uzayda ne gibi değişikliklere uğrar ?...: Uzayda insan nasıl etkilenir İnsan bedeni uzayda ne gibi değişikliklere uğrar ? İnsan bedeni uzayda ne gibi değişikliklere uğruyor? ... Son haberler.Spor, Finans, Kültür Sanat Magazin, Ekonomi, Dış Haberler, Politika Haberleri - - - - facebook, Instagram, internet, Pinterest, sosyal medya, Twitter, vine
Asla söylememeniz gereken ve onun yerine söyleyebilecekleriniz..
Birinin görünüşüyle ilgili bunları söylemeyin;
Söyleme: “Yorgun görünüyorsun” Niçin: Gördüğünüz gibi iyi görünmüyor. Yerine: “Herşey yolunda mı?” 'Yorgun' kelimesi her zaman negatiflik verir. Kişiyi yoran şeyleri bilemeyiz.
Söyleme: “Vay canına! Bir ton kilo vermişsin!” Niçin: Yeni zayıflayan birine, eskiden çok kötü olduğunu hatırlatırsınız. Yerine: “Harika görünüyorsun.” Eğer bu sözlerinizden memnun kaldıysa “Sırrın nedir?” sorusunu sorun.
Biliş: Empatlar bir şeyi söylenmeden öylece bilirler. Bu biliş, birçoklarının sezgi veya iç ses olarak tarif etmesine rağmen bundan öte bir şeydir. Empatın bu armağanının güçlü olması, onun yeteneğine ne kadar uyumlandığıyla bağlantılıdır. Herkese açık alanlarda bulunmak bunaltıcı gelebilir: Alışveriş merkezleri, süpermarketler, stadyumlar, yani bir sürü insanın olduğu yerler Empatı çalkantılı bir şekilde başkalarından gelen sıkıntılı hislerle doldurabilir.
Başkalarının duygularını hissetmek ve onları kendine almak: Bu Empatlar için en okkalı durumlardan biridir. Bazıları, yakınlardaki insanların duygularını hisseder ve bazıları da çok çok uzaklardaki insanları hisseder, ya da ikisi birden olabilir. Empatlığında ustalaşmışsa birisi, insanların onun hakkında kötü bir düşünceye sahip olduğunu çok uzak mesafelerden bile hissedebilir.
Şiddet, zalimlik veya trajedi içeren şeyleri izlemek dayanılmazdır: Empat ne kadar uyumlanmışsa (Empatlığında ne kadar ilerlemişse) bu durum daha da şiddetlenir. Bu yüzden çoğu Empat eninde sonunda televizyon izlemeyi ve gazete okumayı bırakmak durumunda kalır.
İşte bu soruya bir bilgisayar cevap verdi ve cevabı bizi oldukça şaşırttı diyebiliriz.
Zackrisson'un bunu söylemesindeki dayanağı bir bilgisayar. Uppsala University'de çalışmalar yürüten Zackrisson, evrenin oluşumundan şimdiki zamanına kadar bilinen bütün bilgilerini kullanarak bir bilgisayar üzerinde modelleme yaptı. Bu modelleme
Haber Gazetesi: Telefon ve Bilgisayarları çok kullananlar erken ya...: Yapılan araştırmalar sonucunda telefon ve bilgisayarları çok kullanan kişiler daha çabuk yaşlanıyor. Çoğumuzun evinde bilgisayar bulun... Son haberler.Spor, Finans, Kültür Sanat Magazin, Ekonomi, Dış Haberler, Politika Haberleri - - - - facebook, Instagram, internet, Pinterest, sosyal medya, Twitter, vine
Sıcak banyolar, saunalar, buhar odaları, kaplıcalar… Banyo dünyanın farklı bölgelerinde farklı biçimler almıştır. Turistik gezi yapılan ülkelerde bu tecrübeyi oranın yerlileri gibi yaşamak ilgi gören bir etkinlik haline gelmiştir.
Modern toplumlarda banyo kültürü birbiriyle iç içe geçmiştir ve ısı yoluyla vücuttaki toksinleri atmak on binlerce yıl öncesine, taş devrine kadar uzanır.
Dünyanın ilk halk banyolarından biri M.Ö. 2500 yıllarında bugünkü Pakistan sınırları içindeki Indus Vadisi’nde inşa edilmişti. 1900’lerin başlarında yapılan kazılarda ortaya çıkan banyonun yapımında fırınlanmış tuğlalar kullanılmıştı. Antropologlar bu banyoların tapınak olarak kullanıldığına inanıyor. Temizlik, kirlerden arınma dini inançlarla bağlantılı görülüyordu.
MÖ 300 yıllarında halk banyoları Romalılarda yaygınlık kazandı. Zenginin de yoksulun da banyoya gitmesi toplumsal yaşamın bir parçası haline geldi. Çoğu insan için ağır bedensel çalışmanın ardından, temizlenilecek tek yer bu halk banyolarıydı. Kadınlı erkekli bu banyolara çıplak girilir, insanlar burayı toplanma ve görüşme alanı olarak kullanırdı.
Halk banyoları daha sonra dünyaya yayıldı ve her ülkenin kendi kültürü ve gelenekleri doğrultusunda şekil aldı.
Türk hamamı
Türk hamamlarının kökeni Roma ve Bizans banyolarına dayanıyor. Bedensel temizlik ile ruhsal temizlik ilişkilendiriliyordu. 600’lü yıllarda giderek yayılan hamamlar ayrıca doğum, düğün gibi önemli olayların kutlandığı yerler haline gelmişti.
Bugün de hamamlar insanların bir araya geldiği, dinlendiği bir yer. Üç kısımdan oluşan hamama girerken bir havlu, bir çift terlik ve kese verilir. Sıcak suların aktığı, mermerle kaplı buharlı bölmede tellaklar banyo yapanları keseler, masaj yapar. Kadın ve erkek hamamları
Kraliyet düğünlerinin vazgeçilmez tatlarından biridir ve sadece çok özel süpermarketlerde satılır. Fakat Västerbottensost peyniri İsveç’in bir tek köyünde üretilebiliyor ancak. Sebebini ise kimse bilmiyor.
Burträsk, İsveç’in kuzeyinde küçük bir köy. Burada Västerbottensost adı verilen, sarı, sert, içi minik deliklerle dolu bir peynir yapılıyor. Bu peynir kraliyet düğünlerinde, Nobel yemeklerinde ikram ediliyor ve sadece lüks süpermarketlerde satılıyor. Ünlü İsveçli oyun yazarı August Strindberg şiirlerinde anmış bu peyniri; Ürdünlü Prens Hasan ise “İsveç’te en sevdiğim şey” diye tanımlıyor onu.
Böylesine ün sahibi bir peynire talebin fazla olduğu kesin. Ama yakın bir köyde yapılan üretim denemeleri aynı sonucu, burada üretilen peynir aynı tadı vermedi. Yani bu peynir sadece Burträsk’ta üretilebiliyor, ama bunun nedenini kimse bilmiyor. DNA tekniklerinin kullanılması ve Västerbottensost peyniriyle ilgili 12 belgesel yapılmasına rağmen sonuç
Bu sorunun yanıtı kestirmeden verilebilir. Fakat bir meyvenin en çok ne kadar büyüyebileceği sorusu bitki biyologlarını meşgul eden konulardan biri olmaya devam ediyor.
Geçen yıl bu konuda yeni bir araştırmanın sonuçları yayımlandı. Bu araştırma dev