Yaşlanmak çoğu insan için korkutucu bir süreçtir. Fakat yaşlılığın mutluluk, zeka ve hatta daha iyi bir cinsel yaşam getirdiğine dair çok sayıda veri bulunuyor.
Çağımız yaşlanma çağı. Dünyada 800 milyon insan 60 yaşın üstünde ve 100 yaşını doldurmuş 330 binden fazla insan var. Dünya bunun ekonomik ve sosyal sonuçları ile baş
etmeye çalışıyor.
Yaşlanmak hastalıkların ortaya çıkması, cildin sarkması, duyuların kayba uğraması, vücudun iflas etmesi, tıbbi müdahaleler ve azalan beklentilerle eşdeğer sayılıyor.
Fakat son bilimsel araştırmalar yaşlanmanın düz bir çizgi halinde inişe geçmek anlamına gelmediğini, hayatın en güzel döneminin sandığımızdan daha geç başladığını ortaya koyuyor.
Yaşlılık ne zaman başlar?
İtalyan şair Dante yaşlılığın 45 yaşında başladığına inanıyordu. İngiltere’de yapılan bir anket ise 59 yaşa işaret ediyordu. Birleşmiş Milletler ve birçok bilim insanı ise yaşlılığın 60’tan sonra başladığını düşünüyor.
Gripte azalma
Yaşla birlikte ustalaşan sadece beyin değildir. İnsanın bağışıklık sistemi de her gün milyonlarca potansiyel tehlike ile karşılaşır. Vücudun savunma gücü olarak tehlikeyi tanımayı öğrenir. Kandaki akyuvarlar bu işlevi görür. Hastalık yapıcı mikrobu (patojen) gördüğünde onu ‘bağışıklık hafızası’na yerleştirir ve bir dahaki sefere saldırıya hazırdır.
Uzmanlar bu hafızanın uzun süre işlev gördüğünü, çeşitli hastalıklar geçirmiş insanların bağışıklık sisteminin o virüsü 40-50 yıl sonra bile tanıdığını söylüyor. 70’li yaşlardan sonra bağışıklık sistemi biraz zayıflasa da 40-70 yaş arası insanlar gripgibi hastalıklara daha az maruz kalıyor.
Fakat diğer savunma sistemleri zamanla zayıflıyor. Vücut daha az sayıda akyuvar ve antikor üretmeye başlıyor. Ama bu hayat kurtarıcı da olabiliyor.
Salgından korunma
1918’deki grip salgını 50 milyon kişinin ölmesine neden olarak insanlık tarihindeki en ölümcül salgın olmuştur. Fakat bu salgın özellikle 20-40 yaşlarındaki en güçlü insanları vurmuştu. 2009’daki domuz gribi salgını da benzer bir yol izlemiş, ölümlerin çoğu 65 yaş altı insanlarda gerçekleşmişti.
Bu virüslerin kurbanlarının bağışıklık sisteminin aşırı tepki göstermesine neden olduğu sanılıyor. En gayretkeş bağışıklık sistemine sahip olanlar ‘sitokin fırtınası’ olarak adlandırılan aşırı ve hasar verici şekilde tepki vermişti.
Sağlıklı bir bağışıklık sisteminde herhangi bir patojene rastlandığında etraftaki dokular sitokin adı verilen kimyasallar salgılayarak mesaj gönderir ve yardım ister. Akyuvarlar bu dokulara ulaştığında onlar da kimyasallar salgılayarak daha fazla akyuvarın gelmesini sağlar. Fakat bazen bu durum kontrolden çıkıp akyuvarlar sağlıklı hücrelere saldırmaya başladığında ölümle sonuçlanan enflamasyonlar baş gösterebilir. Bu sitokin fırtınalarına neyin yol açtığı bilinmiyor. Ancak grip virüsü yerine sitokin fırtınası üzerinde etkide bulunan yeni bir grip tedavi yöntemi geliştirildi.
Alerjide azalma
Alerjisi olanlar için yaşlılık iyi geliyor. Alerjinin nedenleri konusunda tartışmalar hala sürmekle birlikte tüm alerjiler antikorlar vasıtasıyla ortaya çıkar. Alerjinin asıl sorumlusu İmmunoglobülin E’dir ve bütün antikorlar gibi onun üretimi de yaş ilerledikçe azalır.
Çocuklukta had safhada olan alerjik hastalıklar ergenlikte ve 20’li yaşlarda giderek azalır. 30’lu yaşlarda yeniden baş gösteren alerjik semptomlar 50-60’lı yaşlardan sonra yine azalır.
Daha akıllı
Yaşlanmanın beyin üzerindeki yıkıcı etkisini tarif edecek birçok argo deyim olsa da önemli bazı beceriler açısından yaşlı beyinler daha akıllı davranıyor denebilir.
Uzmanlar beynin nasıl yaşlandığı konusunda yanlış bilgi sahibi olduğumuzu söylüyor. İnsan beynindeki sinir hücreleri nöronların sayısı doğumdan 28 hafta sonra doruk noktasındadır. Nöronların yarısı ergenlik sonunda ölmüş olur. Yani beynin büyüklüğünü nöron sayısı olarak ölçmek fazla bir şey ifade etmez.
Seattle’da yapılan uzun dönemli bir araştırmada 6000 kişinin zihinsel becerileri 1956’dan bu yana her yedi yılda bir ölçülüyor. Buna göre, ileri yaştaki denekler matematikte ve komutlara tepki verme konusunda biraz yavaşlamış olsa da kelime, mekansal yönelme, sözel hafıza ve problem çözme becerileri açısından 20’li yaşlarına oranla 40’lı ve 50’li yaşlarında çok daha iyi performans sergiliyor.
Uzmanlar bunun nedenini yılların bilgi birikimine bağlıyor ve buna “kristalize olmuş zeka” adı veriliyor.
Cinsel yaşam
Birçok araştırma yaşlıların sanılandan çok daha iyi bir cinsel yaşamı olduğunu gösteriyor. Kadınlarda cinsel aktivite ve doyum konusunda yapılan bir araştırma, 80’li yaşlardaki kadınların yarısının seks sırasında çoğu zaman hala orgazm olduğunu ortaya koydu. Benzer bir araştırma 60 yaş üstü erkeklerin yüzde 74’ünün, kadınların ise yüzde 70’inin 40’lı yaşlara kıyasla seksten çok daha fazla doyum aldığını gösteriyor. Uzmanlar bunu ileri yaştaki kadınların güvensizlik duygularının azalmasına, “kendilerine daha fazla güven duymaları nedeniyle kendi cinselliklerini daha iyi ifade etmelerine” bağlıyor.
Az migren, az ter
Yaş ilerledikçe migrende de azalma olur. İsveç’te 18 yaş üzeri hastalarda yapılan bir araştırmada, yaş ilerledikçe migren ataklarının kısaldığı, daha az ağrı verdiği ve daha az sıklıkta baş gösterdiği görüldü.
İnsan yaşlandıkça ter bezleri küçülür ve sayıları azalır. Araştırmalar 20’li yaşlarda 50 ve 60’lara oranla daha fazla terlendiğini gösteriyor.
Ölüme meydan okumak
Hala ikna değil misiniz? İleri yaşlarda bile Azrail sanıldığı kadar yakın olmayabilir. Yaşlılar artık eski dönemlere göre çok daha sağlıklı ve daha uzun yaşama şansı fazla. 2011-14 yılları arasında 25 yaşındaki birinin ortalama ömrü kadınlarda 84, erkeklerde 80 iken, 95 yaşındaki bir kadın 98’inci, erkek ise 97’inci yaşını görebilir. 80 yaşında bile bir kadının bir yıl daha yaşama şansı yüzde 95’tir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder