DELİLER TERK ETTİĞİ GÜN ŞEHİRLER YOK OLACAK…!

DELİLER TERK ETTİĞİ GÜN ŞEHİRLER YOK OLACAK…!
DELİLER TERK ETTİĞİ GÜN ŞEHİRLER YOK OLACAK…!

Translate

13 Aralık 2013 Cuma

Ekran çocukları..

EKRAN karşısında büyüyen çocukların sosyalleşme, bireyselleşme ve psikososyal yönlerinin hepsi eksik ya da yetersiz kalacaktır.


 Duygusal ilgi, sevgi ve birlikte geçirilecek zaman yerine, çocuğun televizyon karşısında kalması çok sakıncalı bir durum.

9 Aralık 2013 Pazartesi

Kendine yetememezlik..

'Sadece satraplarla muhatap oluruz: Herkes -elinden geldiğince- kendine bir sürü köle arar ya da bir tanesiyle yetinir. Hiç kimse kendine yetmez. En mütevazısı bile, otorite düşünü hayata geçirebilmek için daima bir arkadaş ya da bir refika bulacaktır. İtaat eden, sırası geldiğinde kendine itaat ettirir. Kurbanken cellat olur, herkesin en yüksek arzusudur bu. Sadece dilenciler ve bilgeler bunu hiç hissetmezler -belki de onların oyunları daha incedir.'

Emil Michel Cioran

156 yıllık :-) tarihinde yolculuk!

Mesajlaşanların vazgeçilmezi olan ifadelerin ne zaman, nasıl ortaya çıktığını biliyor musunuz?


smiley,emoticon,msn,messenger,mesaj,simge,internetİletişim, tarih boyunca teknolojinin gelişiminden her zaman aslan payını almıştır. Bir zamanlar dumanla haberleşen insanoğlu, bugün artık görüntülü telefonların keyfini çıkartıyor. İnternetin anında mesajlaşma yazılımları ise günümüzde dünya çapında neredeyse en sık kullanılan iletişim aracı haline geldi. Fakat pek çok kullanıcı için sanal iletişim araçlarının bir eksiği var, duyguları ifade etmek hiç de kolay değil. Bilim adamları yüz yüze konuşurken mimik ve ifadelerin, duyguları iletmenin en önemli yöntemi olduğunu ispatladılar ama MSN'de karşınızdakinin yüzünü görmediğiniz durumlarda onun tam olarak ne hissettiğini bilmeniz mümkün değil.

21 Kasım 2013 Perşembe

Dünyayı güzel görmenin yolu..


“Eğer bir şeyi bütün olarak görebilirsen, hep güzelmiş gibi görünür. Gezegenler, yaşamlar.. Ama yakından bakıldığında bir dünya yalnızca toz ve kayadan oluşur. Günden güne yaşam daha da zorlaşır, yorulursun, ritmi kaçırırsın. Uzaklığı ararsın, ara vermeyi…
Dünyanın ne kadar güzel olduğunu görmenin yolu, onu ay gibi görmekten geçiyor. Yaşamın ne güzel olduğunu görmenin yolu ölümün bakış açısından bakmaktan geçiyor.”

Mülksüzler, Ursula K. Le Guin

İnsanlık ağır acılarla sınandı.

Dünyada insanlar acı çekiyor çok büyük acılar.Susan,duymayan,görünene gözlerini kapatanlar yüzünden.

Niyetler belli ! belirsiz !

Bu kaos bitmeli.Yeni bir şeyler yapılmalı!

Yeni bir düzen yeni bir yaşam.

 Yeter ki yeni eskinin hırpalanmış lığını, parçalanmışlığını kan kokusunu kapatacak  yetenekte olsun.

Ölüm vadisinin çocukları Batı yakasında ki yaşdaşları gibi insanca,çocukça yaşama haklarını kullanabilsinler.

Dini ırkı ne olursa olsun insanlık ağır acılarla sınandı. Şidettle devam ediyor.. Bizimkiler/Sizinkiler hala devam ediyoruz biz de (?) !

İçinde olduğumuz sıkıntılı şu günlerde, var olan gerçeklerle yüzleşmek yerine yalanlara sığınmak bizi içinden çıkamayacağımız
durumlara hızla çekiyor..

20 Kasım 2013 Çarşamba

Dış kaynaklı özellikler

"Sevgi kapımı çalmadığına göre güzel değilim" diyenlerin vay haline ! Sevgi, kapılarını çalmış olsa da kendilerini Sevgi’yi buyur etmeye hazır hissetmedikleri için kapılarını açmamışlardır. Aslında hazır olmalarına rağmen daha da süslenmeye çalışmışlardır. 

Sevgi’nin en büyük arzusu özgünlük olmasına rağmen, başkalarını taklit etmeye çalışmışlardır. Dış kaynaklı bir şeyleri yansıtmaya çabalarken içlerinden gelen kuvvetli Işık’ı unutmuşlardır… - Paulo COELHO -

19 Kasım 2013 Salı

Hangi kurdu besliyor sunuz?

Cherokee kabilesinin yaşlılarından biri hayat, AŞK ve evlilik üzerine konuşurken şunları söylüyor:

15 Kasım 2013 Cuma

Yaratılanların tümü aynıdır.

Benim gibi olanın, benden daha noksanı yoktur.
Yaratılanların tümü aynıdır.
Kimse, 'ben senden daha çok sevilerek var edildim' diyemez.

Ki derler, şuurunu yitirmişler..

12 Kasım 2013 Salı

Çocuklar hayatla birlikte akarlar


Çocuklar cesurdur, korku duyuları henüz bilinçaltlarına
ebeveynleri tarafından yerleştirilmemiştir. Rahatça risk alabilirler.
Ağaca tırmanırken düşüp bacaklarını kırabileceklerini
düşünmezler bile. Coşkuyla ve hevesle daldan dala atlayıp
du
rurlar... Bir kez daha ve hep bir kez daha...


Onlar var olmaktan dolayı sonsuz mutludurlar. Evrenle
ve doğayla da aynı sonsuz uyumu yaşarlar. Hayatla birlikte
ahenk içinde akarlar. Direnmezler, diretmezler, savaşmazlar,
küsmezler.


Alıntı: Yelda Cumalıoğlu/Aşkolsun = Çocuklar Üzerine

10 Kasım 2013 Pazar

hiçbir yere ait değildirler.

"Zamansız doğmuş insanlar vardır; ülkesiz, sınıfsız ve geleneksiz doğmuş insanlar vardır. Yaşamı tek başına sürdürmeyi seçenler değil tam olarak; sürgünler, gönüllü sürgünler. Bunlar her zaman da duygusal değildir; belirli bir şeye ait değildirler yalnızca -yani hiçbir yere ait değildirler."

Henry Miller

8 Kasım 2013 Cuma

Öyle yaşa işte!


Her zaman bir kitabın sonuna yaklaşır gibi yaşa 
Lunaparkta kaybolmuş gibi yaşa 
Oyuncak dükkanında kaybolmuş çocuğun iştahıyla yaşa 
Kaybolmuşluğu unut, etrafına bak! 


Yüzmek gibi yaşa, boğulmak gibi değil 

Uçmak gibi yaşa, düşmek gibi değil 
Kuş sesleriyle bir ağacın gölgesinde uzanır gibi yaşa 
Kaşık kaşık çikolata yeyip ellerini beyaz tişörtüne silen çocuk gibi yaşa 
Saatlere bakmadan yaşa 
Beklemeden yaşa 
Yorulmadan yaşa 
Bir tırtılın kelebek olma hayali vardır, 
Senin de bir hayalin olsun. 
Öyle yaşa işte! 
Boynu bükük soru işaretlerini boş ver. 
Dik ünlemlerin var. 
Noktaları at çöpe, kucak dolusu virgül getirdim sana. 
Tanrı'nın sana uzattığı beyaz kağıdı geri çevirme... 
Yani diyorum ki: 
Yaşa da, 
Nasıl yaşarsan yaşa! 

|Mornie Menel

Kendileri için ağlıyorlar


İnsanoğlu çok acımasız. Birini ele geçirdi mi didik didik ediyorlar -hem de hep sevgi ve aşk adına.Ve sonra o ölünce de, diğerleri bitmez talepleriyle ölümüne neden olunca, onlara katlanamayıp öte dünyaya göçünce de -karakteri zayıftı, dayanamadı diyip çıkıyorlar.
Gözyaşlarına boğuluyorlar, avaz avaz ağlıyorlar ama senin ölümüne üzüldüklerinden değil! Kendileri için ağlıyorlar, oyuncaklarını kaybettikleri için!...

Bir Başka Ülke - James Baldwin

7 Kasım 2013 Perşembe

Televizyon var oldukça hayatlar yok oldu..


''Televizyon gerçek değildir! Televizyon lanet olası bir lunaparktır. Televizyon bir sirktir, karnavaldır, gezici akrobatlar takımıdır, masalcılardır, dansçılardır, şarkıcılardır, hokkabazlardır, aslan terbiyecileridir ve futbolculardır.Biz eğlence dünyasındayız. Ama sizler, sabahtan akşama kadar, her yaştan, her renkten, her dinden insan başına oturuyorsunuz. Bildiğiniz tek şey bizleriz. Burada döndürdüğümüz ilizyonlara inanmaya başladınız ve televizyondakilerin gerçek kendi hayatlarınızın ise hayali olduğunu düşünmeye başladınız.


Televizyon ne derse onu yapıyorsunuz. Onun gösterdiği gibi giyiniyorsunuz. Onun gösterdiklerini yiyorsunuz. Çocuklarınızı onun dediği gibi yetiştiriyorsunuz!... hatta onun dediği gibi düşünüyorsunuz.

Perdenin arkasındaki adamların istediği en son şey, bilinçlenmiş ve düşünme yetisine sahip bir toplum. Bu yüzden ki düzmece bir yaşam, sürekli olarak din, medya ve eğitim yoluyla bizlere sunuluyor. İlginizi dağıtmak ve sizi her şeyden habersiz bırakmak istiyorlar. Ve gerçekten de bu işi iyi yapıyorlar.''

Noksanlıkla eksiklik, senin beyninde..

Erkek dişi sorulmaz, muhabbetin dilinde, 
Hak'kın yarattığı her şey yerli yerinde. 
Bizim nazarımızda, kadın erkek farkı yok, 
Noksanlıkla eksiklik, senin görüşlerinde ...


Hacı Bektaşı Veli

Başımıza ne gelirse gelsin değerimizi asla kaybetmeyiz.


Meşhur bir hatip konuşmasına 100 dolarlık bir banknotu elinde tutarak başladı.

- Bu 100 dolarlık banknotu kim ister? diye sordu.
Salonda eller tek tek havaya kalktı.
- Tamam. Bu 100 doları içinizden birine vereceğim, ama önce lütfen müsaade edin, dedi ve banknotu iyice buruşturduktan sonra tekrar sordu:

- Hâlâ kim istiyor?

5 Kasım 2013 Salı

Böyle yapmasam ?

Kırılgan bir çocuğum ben
Yüreğim cam kırığı
Bütün duygulardan önce
Öğrendim ayrılığı
Saldırgan diyorlar bana
Oysa kırılganım ben
Gözyaşlarım mücevher
Saklıyorum herkesten
Ürküyorlar gözümdeki ateşten
Ürküyorlar dilimdeki zehirden
Ürküyorlar o dur durak bilmeyen
gözükara cesaretimden
Diyorlar: Bir yanı sarp bir uçurum,
Bir yanı çılgın dağ doruğu.
Oysa böyle yapmasam ben
Nasıl korurum içimdeki çocuğu?
Bir yanım çılgın nar ağacı
Bir yanım buz sarayı.

MURATHAN MUNGAN

 




3 Kasım 2013 Pazar

çığlığın senin olsun

Bana kendi dilinden bir şarkı söyle 
Kimin adına olursa olsun 
Yeter ki çığlığın senin olsun 
Sesine dökülsün isyanın 
Sesin sel olsun bağırsın 

Bana birşeyler söyle 
Ama kendi dilinden olsun 
Belki anlamam dediğini 
Ama senin dilinden olsun

Yılmaz Güney

26 Ekim 2013 Cumartesi

Seveceksiniz ama hiç söylemeyeceksiniz..

Kendimle kalabalık olmam canınızı mı sıkıyor?
Çoğalmama hep izin vereceğim..
 

Davranışlarımdan rahatsız mı oldunuz? 

21 Ekim 2013 Pazartesi

Sabahlara saygı yok..

Bu ülkede insanlar sabahlara saygı göstermiyorlar. Uykularını bir balta vuruşuyla kesen bir çalar saatle kendilerini kabaca uyandırtıyorlar ve hemen uğursuz bir aceleciliğe bırakıyorlar kendilerini. Böylesi şiddet hareketiyle başlayan bir günün devamının nasıl olabileceğini bana söyleyebilir misiniz? Çalar saatlerinin her gün küçük bir elektrik şoku geçirttiği bu insanların başına ne gelebilir? Her gün şiddete alışıyorlar ve her gün zevki unutuyorlar. Bir insanın yaradılışını oluşturan, inanın bana, bu sabahlardır. 

Milan Kundera

12 Ekim 2013 Cumartesi

Kendini Gerçekleştirmiş İnsan Nasıl Olur?



Kendini Gerçekleştirmiş İnsan Nasıl Olur?




1- Bu insanlar, yaşamın her yönünü severler, şikâyet etmekle ya da olayların daha değişik olmasını istemekle vakit kaybetmezler.

2- Bağımsızlıklarına çok düşkündürler. Aileye güçlü bir sevgi ve bağlılık duymalarına rağmen,ilişkilerinde bağımsız olmaya... özen gösterirler.

7 Ekim 2013 Pazartesi

Islık Nasıl Çalınır? Resimli

Bir çok insanın derdidir ıslık çalmak, ne yapar ne eder kendisini zorlar parmaklarını yorar ağzını yaralar fakat ıslık çalma hususunda bir türlü istenileni elde edemez.

Şimdi resimleri ve açıklamaları izleyin :)

1. Öncelikle Dilimizi Dışarı Çıkarıyoruz.

Islık Nasıl Çalınır? 9 Adımda Resimli Ve Videolu Anlatım

2. Dilinizin Ucuna iki parmağınızı(seçtiğiniz iki parmak, ama baş parmak şart) koyun.

Islık Nasıl Çalınır? 9 Adımda Resimli Ve Videolu Anlatım

3. Dilinizi içeri çekin Tabii parmaklarınızı da üzerinde tutarak.

5 Ekim 2013 Cumartesi

Öğrenilmiş Çaresizlik

Hindistan’da filleri yetiştirmek için, onları küçücükken kalın bir zincirle bir kazığa bağlarlar... Tabi bu yavru filin bu
zinciri koparabilmesi, kırabilmesi ya da kazığı söküp atabilmesi mümkün değildir... Küçük fil önceleri bundan kurtulmak için tüm gücüyle uğraşır, defalarca dener ama sonucu değiştiremez, özgürlüğüne kavuşamaz... 

Yıllar geçer, fil kocaman olur... Bağlı olduğu kazığın ve zincirin onlarca katına gücü yetebilir artık... Ama fil asla böyle bir girişimde bulunmaz... 

O özgür olamayacağına inanmıştır, artık kırılamayan şey, filin zinciri değil inancıdır. Buna psikolojide "Öğrenilmiş Çaresizlik" deniyor...

28 Eylül 2013 Cumartesi

Sahiplenme nasıl bir döngüdür?

Ne kadar çok sahipleniyoruz birbirimizi. Sahiplenmeyi öğrenmişiz hepimiz, başka türlüsünü hiç bilemiyoruz.
Dünyaya gelişimizle başlıyor sahiplenilişimiz. Önce anne ve babamız bizi sahipleniyor onların çocukları olmamız nedeniyle ne derserse onu yapıyoruz ve bunu öğrenerek büyüyoruz. Çıkarımımız sahiplenilmemiz. Sonra bunun değerli olduğunu zannetmeye başlıyoruz.  Birileri bizi sahiplenmezse önemli olmadığımızı düşünerek  ,  değersizlik duygusuna düşüyoruz. Dolayısıyla kaybetmemek için kazanmak adına   bizde birilerine, bir şeylere sahip çıkmaya başlıyoruz. Bir döngüdür bu şekilde dönüp duruyor.

Sahiplenme nasıl bir döngüdür?

27 Eylül 2013 Cuma

Litvanya'da sıradışı bir heykel

Litvanya'da bir heykel
 

Sabahları nedense kimse bunun ne manaya geldiğini algılayamıyor, hava kararmaya başlayınca işte bu muhteşem görüntü ortaya çıkıyor..


22 Eylül 2013 Pazar

Sözün bittiği yer...

''Özgürlüğün Resmi'' 
 


Babası İspanya`nın en ağır siyasi cezalarının verildiği bir hapishanede mahkumdu küçük kızın. Fırsat bulduğu her hafta sonu babasını ziyaret için annesiyle birlikte hapishaneye giderdi. Yine bir ziyarete giderken babası için çizdiği resmi yanında götürdü ancak hapishane kurallarına göre özgürlüğü çağrıştıran her türlü şeyin mahkumlara verilmesi yasaktı.

Bu sebeple kağıda çizdiği kuş resmini kabul etmemişler ve oracıkta yırtmışlardı. Çok üzülmüştü küçük kız. Babasına söyledi bunu, o
da "üzülme kızım, yine çizersin; bu sefer çizdiklerine dikkat edersin olur mu?" dedi. Küçük kız diğer

21 Eylül 2013 Cumartesi

Kapitalist Sistemde Ses Tonlaması


İnsanın sesini iyi kullanmasının gerekli olduğuna inanıyorum.
Babamın anlattığına göre, çalıştığı fabrikanın sahibi de, sesini çok etkili kullanıyormuş. Babam, evimize gelen konuklara bunu sık sık anlatır. Gündeliklerini artırması için işçiler, ya da işçi mümessilleri, ustabaşıları, fabrika sahibine "Geçim sıkıntısı çekiyoruz, gündeliklerimizi arttırın." diye rica ederlermiş.

2 Eylül 2013 Pazartesi

Eksilmeyen bir yabancılık ve yalnızlık duygusu

'Bende coşkun bir toplumsal adalet ve sorumluluk duygusu vardır, ama nedense insanlara ve insan topluluklarına doğrudan doğruya bağlanma isteği hemen hiç yoktur. Ben tek başına düşünen bir insanım, dar anlamıyla hiç bir zaman bütün yüreğimle ne devlete bağlı kalmışımdır, ne ana yurda, ne dostlar çevresine, ne de aileye. Bütün bu bağlara karşı hiç eksilmeyen bir yabancılık ve yalnızlık duygusu beslemişimdir. Bu duygum yaşlandıkça daha da artmıştır. İnsan vahlanarak da olsa, başkalarıyla anlaşma ve uzlaşmanın bir sınırı olduğunu açıkça görür. Bunu gören, gerçi,iç temizliğini, kaygısızlığını azçok yitirir. Ama, buna karşılık, başkalarının düşüncelerinden, alışkanlıklarından ve yargılarından geniş ölçüde bağımsız, kalarak kendi dengesini hiç de sağlam olmayan bir temel üstüne kurmaya kalkmaz.

Benim politik ülküm demokratik ülküdür. Herkes saygı görmeli ama, hiç kimseye tapılmamalıdır. Bana karşı insanların gereğinden çok saygı ve hayranlık göstermesi talihin bir cilvesidir. Bunda benim kabahatim olmadığı gibi, hak etmiş de değilim bunu. Bu aşırı saygı, benim cılız gücüm ve ardı arası gelmez didinmelerimle bulduğum bir kaç düşünceyi anlamakta zorluk çekmelerinden gelebilir. Çok iyi biliyorum ki, her hangi bir örgütü gerçekleştirmek için, bir tek kişinin düşünmesi, buyurması ve toptan sorumluluk yüklenmesi gerekir. Ama yönetilenler baskı altında olmamalıdır. Yöneticilerini seçebilmelidirler. Zorbalığa dayanan otokratik bir düzen, bence, kısa zamanda bozulur. Çünkü, zorbalık ruhça aşağılık insanları çeker ve dâhi zorbaların yerine haydutların geçmesi şaşmaz bir yasadır bence. '

Albert Einstein - Seçme Yazılar.

'yapan varlık' özgürlük içinde oluşturabilir..

Yaşam sevgisinin gelişebilmesi için bir şey "yapma" özgürlüğü gereklidir: 
Yaratma ve kurma özgürlüğü, şaşabilme ve göze alabilme 
 özgürlüğü. Böyle bir özgürlüğü tatmak için etkin ve sorumlu bir birey olmak gerekir; tutsak ya da çarkın iyi yağlanmış bir dişlisi olan birey değil.
Erich FROMM, Sevginin ve Şiddetin Kaynağı(Sf.45)

26 Ağustos 2013 Pazartesi

Bulut açan ağaç

Kırmızı kar da yağarsa hiç şaşırmayacağım:)
Ağaç bulut açmış

İnsanlık ağır acılarla sınandı !


 Dünyada insanlar acı çekiyor çok büyük acılar. Susan, duymayan, görünene gözlerini kapatanlar yüzünden.

  1. 'Dünyanın çivisi çıktı' bu olmalı? Hangi dinden, hangi ırktan olursak olalım hepimiz içindeyiz.

Bu kaos bitmeli.Yeni bir şeyler yapılmalı!

Yeni bir düzen yeni bir yaşam.

Yeni olan ne varsa! Yeter ki yeni eskinin hırpalanmışlığını, parçalanmışlığını kan kokusunu kapatacak nitelikte olsun.

Ölüm vadisinin çocukları Batı yakasında ki yaşdaşları gibi insanca,çocukca yaşama haklarını kullanabilsinler.

Dini ırkı ne olursa olsun insanlık ağır acılarla sınandı. Şidettle devam ediyor.. Bizimkiler/Sizinkiler hala devam ediyoruz biz de (?) !

İçinde olduğumuz sıkıntılı şu günlerde, var olan gerçeklerle yüzleşmek yerine yalanlara sığınmak bizi içinden çıkamayacağımız
durumlara hızla çekiyor..

21 Haziran 2013 Cuma

Kırık saç uçlarından kurtulun ..

Kırılmış saç ucundan nasıl kurtulabiliriz?


Süpürge gibi saçlar canınızı sıkmaya başladıysa kırık saç uçlarını yok etmek isteyebilirsiniz.

Peki kırık saç ucu nasıl yok edilir?

 Bu inanılmaz kolay yöntemle saçlarınızı sağlıklı ve büyüleyici tutmak elimizde!

20 Haziran 2013 Perşembe

Temmuz ayı sizin için nasıl geçecek? İşte, Susan Miller'dan burç yorumları...

BU AY HANGI BURCU NELER BEKLIYOR?


Temmuz ayı sizin için nasıl geçecek? Yeni aşk kapıda mı? Cevapları burada!

İşte Susan Miller'dan burç yorumları...

Koç
3 Temmuz’da yönetici  gezegeniniz marsın harekete geçmesiyle, bu yılın en önemli değişikliklerinden birini yaşayacaksınız. Kendinizi genel olarak sinirli ve yorgun hissediyor olabilirsiniz. Bu durum tamamen değişiyor. İlişkiniz varsa, partnerinizle ilgili daha ciddi düşünmeye başlayabilirsiniz.

23 Ağustos’a kadar ilişkinizle ilgili karar verme aşamasına geleceksiniz. Evlenmek ya da sevgilinizden ayrılmak arasında seçim yapmak durumunda kalabilirsiniz. İlişkinizdeki tüm farklılıklar su yüzüne çıkacak ve sonunda sorunların üstesinden gelebileceksiniz. 18 Temmuz günü hassas konuları gündeme getirmemeye özen gösterin.

Boğa
Bu ay Jüpiter’in etkisiyle parasal konularda şansınız açılıyor. Kendinizi refah içinde bulacaksınız. Yolculuğa çıkmanız için uygun bir dönem olabilir. Daha önce gitmediğiniz bir yere gidin ve dönüş biletinizi 8 Temmuz tarihine ayarlayın. Bu bir iş  seyahati  ise, beklenmedik olaylarla karşılaşmaya hazır olun. Uranüs’ün  pek de iyi bir dönemde olmaması, bir müşterinizden veya patronunuzdan sürpriz bir haberin gelmesine sebep olabilir.

30 Mayıs 2013 Perşembe

Sakallı Celal'in yaşam öyküsü, ülkenin neden içinden çıkılamaz hale geldiğinin de öyküsü gibi..


Celal Yalınız düşünür ve filozoftur.

Bugün dilimizde yer etmiş, kaynağını bilmeden kullandığımız pek çok deyiş de onundur. Birkaç Sakallı Celal deyişi örneği:

"Bu kadar cehalet ancak tahsille mümkün olur."
"Bu ülkede ilgililer bilgisiz, bilgililer de ilgisizdir."
"Türkiye'de aydın geçinenler Doğu'ya doğru seyreden bir geminin güvertesinde Batı yönünde koşturarak Batılılaştıklarını sanırlar."
"Evinde yapılan arama esnasında polis duvarda duran Karl Marx portresini sorunca "Rahmetli Babam" diye cevaplamıştır".
Bir gül için bin dikene katlanan bahçıvan

Orhan Karaveli örnek bir çalışma niteliğindeki kitabında Sakallı Celal'in hayatının bilinmeyen yönlerini göz önüne seriyor


Bir ara dilimize ne çok takılmıştı: "Bizler Doğu'ya giden bir geminin güvertesinde Batı'ya doğru koşuyor, Batılılaştığımızı sanıyoruz."

Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı