DELİLER TERK ETTİĞİ GÜN ŞEHİRLER YOK OLACAK…!

DELİLER TERK ETTİĞİ GÜN ŞEHİRLER YOK OLACAK…!
DELİLER TERK ETTİĞİ GÜN ŞEHİRLER YOK OLACAK…!

Translate

30 Ekim 2025 Perşembe

Dondurmanın yolculuğu

 Dondurmacıya uğrayıp iki top dondurma kapmak ya da mutfakta kendi karışımınızı dondurmak, bu tatlı günü en basit haliyle kutlamanın yolu. Eskiden sarayların ve zengin konakların serinleten lüksü olan dondurma, buzdolaplarının ve soğutma teknolojisinin yaygınlaşmasıyla artık her evin vazgeçilmezi.




Bugün dondurma, dünyanın dört bir yanında mutfakların yıldızı. Japonya’da mochi’nin yapışkan dokusuyla sarılan versiyonlardan İtalya’nın yoğun kremalı gelato’suna, Türkiye’nin keçi sütü ve saleple kıvam bulan Maraş dondurmasına kadar her kültür kendi damgasını vurmuş. Bu çeşitlilik, meyveli buzlu karışımlardan fındıklı, çikolatalı kremlere uzanan sonsuz bir keşif alanı yaratıyor.Dondurmanın yolculuğu, insanlığın soğuğu evcilleştirme macerasının özeti gibi. Tek bir mucidi yok; farklı toplumlar buzlu meyve pürelerinden sütlü karışımlara benzer tatlar üretmiş.
En eski izler, M.Ö. 2000’lere uzanıyor: Çin’de imparatorlara sunulan, pirinç ve sütle karıştırılmış buzlu içecekler. Persler ise M.Ö. 400 civarında gül suyu, safran ve meyve sularını buzla harmanlayarak bastani benzeri bir lezzet geliştirmiş. Bu fikir, ticaret yollarıyla Anadolu’ya, oradan Arap dünyasına yayılmış.
Avrupa’ya girişi ise 13. yüzyılda Marco Polo’nun Çin’den dönmesiyle hızlanmış; Venedik’te sütlü buzlu tatlılar popülerleşmiş. 16. yüzyılda İtalyan aşçılar bal ve süt karışımını dondurarak gelato’nun temelini atmış. 1533’te Catherine de’ Medici’nin evliliğiyle Fransa’ya taşınan tarif, kısa sürede Paris sokaklarını dondurmacılarla doldurmuş. Amerika’ya ise 1700’lerde İngiliz kolonileri üzerinden ulaşmış; Thomas Jefferson kendi tarifini bile yazmış.Türkiye’de dondurma, özellikle Kahramanmaraş’ta keçi sütü, salep ve şekerle hazırlanan, çekiçle dövülerek elastik kıvama getirilen eşsiz bir sanat. Bıçakla kesilecek kadar sert, ama ağızda eriyen bu lezzet, Osmanlı’dan miras.Sütsüz, yumurtasız hali ise sorbet: Meyve suyu, şeker ve buzun sade uyumu. Adı, Osmanlı şerbetinden evrilerek İtalyan sorbetto’suna, oradan Fransız sorbe’sine dönüşmüş; 15. yüzyılda Venedik tacirleri sayesinde Avrupa’ya sıçramış.Dondurma, soğutma teknolojisinden önce bile var olmayı başarmış bir mucize. 1843’te Nancy Johnson’ın elle çevirmeli dondurma makinesi patenti, evlerde üretimi kolaylaştırmış. 19. yüzyıl sonlarında Agnes Marshall ise yenilebilir külah fikrini kitaplarında paylaşmış. 1851’de ABD’nin ilk dondurma salonu açılmış; 20. yüzyıl başındaki ticari soğutucular ise üretimi patlatmış.


Birkaç eğlenceli detay 😀
  • 1 kg dondurma için yaklaşık 3 litre süt harcanıyor.
  • Ortalama bir topu yalamak 40-50 dil darbesi alıyor.
  • Kişi başına en çok dondurma tüketen ülke Yeni Zelanda (yılda 28 litre civarı), ardından ABD ve Avustralya geliyor.
  • En sevilen tat vanilya, çikolata ve çilek izliyor.
  • Yenilebilir külah 1904 St. Louis Fuarı’nda doğmuş.
  • Çikolatalı dondurma, vanilyadan yıllar önce, 1690’larda İtalya’da ortaya çıkmış.
Sıcak bir günde kaşık kaşık eriyen bu soğuk mutluluk, tarih boyunca hem serinletmiş hem birleştirmiş. Afiyet olsun!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı