Bir Delinin Çığlığı
Ey insan! Dur ve dinle! Kalbinin unuttuğu ritmi hatırla! Gökyüzü sana fısıldıyor, rüzgâr sana yalvarıyor: Kaybolduğun bu yolda, yanlış bir kavşakta döndün.
Hayat, betona zincirlenmiş bir esir değil! Hayat, bir ağacın dalında titreyen yaprak, bir derenin çağlayan şarkısı, bir çocuğun masum gülüşü. Ama sen, ey insan, kendi ellerinle bu şarkıyı susturdun. Gökyüzünü dumanla boğdun, nehirleri zehirle öldürdün.
Bir delinin sesine kulak ver! Geri dön! O şaşaalı şehirlerin, o yanıp sönen ışıkların, o ruhsuz makinelerin kölesi olma! Hayatın ana damarına dön: Toprağa, suya, ateşe, rüzgâra. Bir avuç tohum ek, bir ağaç dik, bir kuşun kanadına dokun. İşte o zaman anlayacaksın, yaşamak bu kadar basit, bu kadar kutsal.
Neden koşuyorsun? Kime yetişmeye çalışıyorsun? Daha çok, daha büyük, daha hızlı… Bu yarışın sonu bir uçurum! Dur ve nefes al. Bir çiçeğin kokusunda, bir dalganın köpüğünde saklı her cevap.
Utanç duy, ey insan! Bir deli sana gerçeği haykırıyorsa, bu ne biçim dünya? Kendi ellerinle inşa ettiğin bu kafesten kaç. Özgürlük, bir banka hesabında değil, bir zincirde değil; özgürlük, toprağın kokusunda, kalbinin atışında.
Suları kirletme, gökyüzünü karartma, kalplerin içindeki ateşi söndürme. Bir ağacın gölgesinde otur, bir yıldızın ışığında uyu. O zaman göreceksin, hayat ne kadar sade, ne kadar muhteşem.
Geri dön, ey insan! Yanlış kavşağa, unuttuğun o ilk adıma. Kendine dön, doğaya dön, hayata dön. Çünkü bir delinin çığlığı, sessiz kalan milyonların vicdanıdır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder